
Bektaşilerin evlerinde neden Bozkurt bulunur?
Bektaşilerin, evleri ve iş yerlerinde Türklüğün “Türeyiş ve Göç Destanı” ‘nın sembolü olan Bozkurt sembolleri bulunur. Alevi-Bektaşi geleneği, İslamiyet öncesi Türk kültürüne bağlılıklarının bir sembolü olarak Bozkurt’u görürdü. Türklüğün simgesi olarak kabul edilen bozkurt ‘un Alevi-Bektaşi geleneğindeki yeri ve önemi nedir birlikte göz atalım.
Alevî-Bektaşî Kültüründe Türklük
Türkler İslamiyet’i kabul ettikten sonra eski inanç sistemlerinden tamamen kopmamıştırlar, Alevî-Bektaşî geleneğinde eski inanç ve uygulamalarına bir şekilde devam etmişlerdir. İslamiyet öncesi inanç sistemlerine kadar uzanan Alevî-Bektaşî kültürü, Hacı Bektaş-ı Veli ile şekillenmiştir. 13. yüzyıldan sonra, batıya büyük kitleler halinde göç eden Oğuzların tamamı, Mâturîdî- Hanefî-Yeseviyye çizgisindedir. Bu çizgiye Müslüman Türk (Türk Müslümanlığı) adı verilmektedir.

Bektâşîlik ve Alevîlik Nasıl Yayıldı
Osmanlı Türkleri, Rumeli’de ülkeler fetheder, yerler alırken, buralara Bektâşîlik ve Alevîliği de yaymışlardı. Bu iş, bir yandan misyoner dervişlerin tesiri ile olurken, diğer yandan ise oralara göç ettirilen Kızılbaş Türkmen adı verilen oymaklarının tesiri ile meydana gelmiştir.
Böylece, Alevîlik ve Bektâşîlik, Arnavutluktan, Yugoslavya’ya kadar bütün Rumeli’ye yayılmayı başarmıştır. İran’da da Kızılbaş Türkmen oymakları mevcuttur. Onlardan başka, Şiî olan İran Azerbaycan’ı Türkleri vardır ki, bunlar incelemekte olduğumuz Türk gruplardan başka bir nitelike sahiptirler.

Günümüzde Bektâşîlik ve Alevîlik
Aradan uzun yıllar geçmesinin hemen ardından, bu zaman ortalama yaklaşık sekiz yüz yıllık bir süreçi ifade etmektedir. Bu süreçte siyasi dalgalanmalar ve inanç denklemlerine giren yabancı akımlar, insanları önce Sünnî-Alevî olarak ikiye bölmüş ve bu bölünme sonucunda sayısız alt grupların doğmasına yol açmıştır.
Bektaşîliğin doğması ve tarikat halini alması, Alevilikten çok daha sonraları gerçekleşmiştir. Bektaşilik, 13. yy’da Horasan Melamîliğinin etkisiyle Kalenderîlik içinde oluşmaya başlamış, 15. yy’da tarikat halini almıştır. Son birkaç yüzyılda farklı kollara ayrılmıştır. Günümüzde Alevîlik ve Bektâşîlik, iç içe geçmiş durumda olmalarına karşılık, teolojik ve sosyal açıdan birbirlerinden farklılıklar gösterirler.